1. çizgi, dar ve uzun şerit.
    the stripes of a zebra. Tigers have orange fur with black stripes.
  2. çizgili/yollu kumaş.
  3. çavuş ve onbaşının kol işareti.
    to lose ones stripes: (çavuş vb.) rütbesi elinden alınmak.
  4. harpte yaralananlara, yararlık gösterenlere takılan şerit-nişan.
  5. arazi şeridi.
    a stripe of beach.
  6. tür, nevi, çeşit, cins, tip.
    of the same stripe: aynı türden.
    a man of quite a different stripe .
  7. (ceza olarak kırbaçla, sopa ile) vuruş, darbe, kamçı/sopa izi.
  8. şeritlerle/çizgilerle donatmak, şeritlere ayırmak.
terfi etmek Fiil
arpalara musallat olan bir mantarın sebep olduğu bitki hastalığı.
aynı siyasal taraftan olmak Fiil
bambaşka cinsten
(kumaşlarda) çok ince çizgi. İsim
çok ince çizgili kumaş veya elbise. İsim
ipince çizgili kumaş
caddede yaya geçidini gösteren yaban eşeği çizgilerini andıran çizgiler
küçük arazi parçası İsim