thundered -> thunder

  1. gök gürlemesi.
  2. ânî gürültü, velvele.
    the thunder of applause: alkış tufanı.
  3. gürleme, yüksek/korkunç sesle haykırma.
  4. gök gürlemek.
    It is thundering: gök gürlüyor.
  5. gürlemek, gümbürdemek.
    The artillery thundered in the hills: Top sesleri tepelerde gürledi.
  6. ağır söz veye tehdit savurmak.
  7. bağırıp çağırmak, kıyameti koparmak, kükremek, ateş püskürmek.
  8. Ünlem Allah kahretsin!
    Where in thunder is he? Hangi cehennemde kaldı?
    Who in thunder are you? Sen de kim oluyorsun?
başkasının fikrini kendi fikri gibi göstermek, başkasından önce davranıp aynı yöntemi kullanarak onu etkisiz bırakmak.
gök gürlemesi
gök gürültüsü
düğün pilavıyla dost ağırlamak Fiil
şimşekli/yıldırımlı fırtına.