tesadüfî, arızî, tesadüfen olan.
a casual meeting. a casual acquaintance of mine: tesadüfen
tanıştığım birisi.
casual glance: tasadüfî bakış.
rasgele, kasıtsız, gayesiz, maksatsız.
a casual remark. casual conversation: şundan bundan
konuşma.
to engage in casual conversation: şundan bundan konuşmak/dereden tepeden bahsetmek/konuşmaya dalmak.
to have casual sex: rasgele cinsî münasebette bulunmak.
ilgisiz, kayıtsız, bigâne, alâkasız, dikkatsiz, umursamaz, önem vermez, ihmalci.
He was very casual about it: O hususta çok ilgisizdi.
She was very casual about the whole business: O işe hiç önem vermiyordu.
to give a casual answer: kayıtsızca cevap vermek.
(elbise) gündelik, evde giyilen, resmî olmayan, özensiz, lâübali, teklifsiz.
casual clothes.
düzensiz, gayrımuntazam, arasıra vukubulan, beklenmedik, plânsız, geçici, muvakkat.
a casual visitor:
beklenmedik ziyaretçi.
casual-labor: muvakkat işçiler.
a casual (love) affair: gelip geçici (aşk) macera(sı).
casual ward: gece koğuşu, misafirhane.
uzaktan, samimî olmayan, sathî, suretâ.
a casual friendship: uzaktan arkadaşlık.
belirsiz, şüpheli, kararsız, kesin olmayan.
muvakkat işçi, ihtiyaç oldukça gündelikle tutulan işçi.
bir görevden başka bir göreve gitmek üzere yolda olan asker.
yerine henüz yerleşmemiş bitki/hayvan.
arasıra belediyeden yardım gören kimse.
kendisiyle samimi olunmayan tanıdık
samimi olmayan bir tanıdık
tarafların iradeleri dışındaki şart (gerçekleşmesi tarafların iradelerine bağlı olmayan şart
tarafların iradeleri dışındaki şart
gerçekleşmesi tarafların iradelerine bağlı olmayan durum
rastlantısal olarak suç işleyen kişi
bütçede tasarlanmayan açık
yan işlerden elde edilen paralar
İsim
olaya göre ileri sürülebilecek her türlü kanıt
bir hususun kanıtlanması için kanun veya sözleşme hükmü ile önceden saptanmış olmayıp
iş bulunca çalışan gündelikçi işçi
İsim
belirsiz aralarla iş çıktıkça çalışma
mazeret izni
İsim, İstihdam
gelişigüzel alınan notlar
İsim
zaman zaman yapılan uğraşlar
fiyatların yükseltilmesi ya da planlanmamış ve beklenmeyen bir sipariş gibi rastlantısal olaylar sonucu elde edilen kâr
çok düşünmeden söylenmiş birşey
İsim
laf olsun diye söylenmiş birşey
İsim
çok düşünmeden edilmiş bir laf
İsim
öylesine söylenmiş bir laf
İsim
öylesine söylenmiş bir söz
İsim
öylesine söylenmiş birşey
İsim
bir işyeri veya istihdam mevkiinin sahibi tarafından beklenmedik biçimde boşaltılması üzerine doldurulma gereğinin ortaya çıkması
devamlı bir işi olmayan işçiler
İsim