at one time

  1. (a) vaktiyle, bir zamanlar.
    At one time I lived in France. (b) eski(den), sabık.
    at one time
    governor of Bursa: sabık Bursa valisi. (c) hep birden, aynı zamanda.
    They all started to talk at one time: Hep bir ağızdan konuşmaya başladılar.