1. İsim (misafir) kabul günü, samimî ev toplantısı.
    I'm giving a small at-home = at home this evening, will
    you come? Bu akşam bizim evde toplanıyoruz, gelir misiniz?
(misafir) kabul günü, samimî ev toplantısı.
I'm giving a small at-home = at home this evening, will
you come? Bu akşam bizim evde toplanıyoruz, gelir misiniz?
İsim
(a) evde.
Is there anybody at home? I've left my books at home. (b) bir kimsenin doğup büyüdüğü
yerde/şehirde, anavatanda, (c) çok iyi bilen, künhüne vâkıf.
be at home with/in/on a subject: bir konuya hakkıyla vâkıf olmak, iyice bilmek.
He's at home in the computer sciences. (d) ziyaretçi/misafir kabulüne hazır.
Mr. S. will be at home, Sunday, 10 August, 5 PM. (e)
sp. kendi sahasında, kendi kentinde/kasabasında, (f) içi/gönlü rahat, huzur içinde.
be/feel/make oneself at home: rahat etmek, kendini rahat hissetmek, yadırgamamak, kendi evinde gibi (serbest) davranmak.
feel quite at home: hiç yadırgamamak, kendi evinde/çevresinde gibi hissetmek.
Make yourself at home: Rahatınıza bakın, kendi evinizde imiş gibi davranın.
feel at home with someone: birisine karşı hiç yabancılık hissetmemek.