1. banyo (yapmak/almak), güneş/deniz banyosu (almak). yüzme(k), yıkanma(k).
    I like to bathe in the sea.
    Let's go for a bathe in this glorious day.
  2. (suya vb.) dal(dır)mak, bat(ır)mak, sokmak.
  3. ıslatmak, yıkamak.
  4. (sünger, bez vb. ile) su veya başka bir sıvı sürmek, silmek.
    to bathe a wound: yarayı silmek.
  5. sulamak.
  6. etrafı su veya başka bir sıvı ile çevrili olmak, (su vb. ile) çevirmek, kuşatmak.
    The Mediterranean
    Sea bathes the sunny shores of Southern Anatolia.
  7. su gibi doldurmak, kaplamak.
    a morning fog bathing the city : şehri kaplayan sabah sisi.
    a
    shaft of sunlight bathing the room: odayı dolduran güneş ışığı.
    Her eyes were bathed with/in tears: Gözleri yaşlarla dolmuştu.
bir hastayı çamura batırmak Fiil
bir hastaya çamur banyosu yaptırmak Fiil