1. yardım/muavenet etmek, hizmet etmek, yarar/fayda sağlamak, işine yaramak.
    His threadbare coat did
    little to bestead him against the chill north wind: Soğuk kuzey rüzgârına karşı eskimiş paltosunun pek faydası olmadı.
  2. (yanlış/uygunsuz) durumda/yerleştirilmiş.
    bestead hard/ill/soar: müşkül mevkide, sıkışık halde.