Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil vaki olmak, zuhur etmek.
    Woe betide (you, him,
    etc.) ne haddine, haddi ise … , hele bir
    … .
    Woe betide him if ever … : … ne haddine! Haddi ise … (yapsın)/Haddi ise … (yapsın) da görsün!
    Woe betide them if they're late: Hele bir geç kalsınlar da görsünler! Hadleri ise geç kalsınlar!
  2. Fiil olmak, çıkmak, hasıl olmak, tahassül etmek.
    Whatever betides = Whatever may betide: Ne olursa
    olsun.
    Whatever betides, maintain your courage: Ne olursa olsun cesaretini kaybetme.
    We shall remain friends whatever may betide: Ne olursa olsun dost kalacağız.
  3. Fiil haber vermek, delâlet etmek, alâmet/işaret olmak.
    Such omens betide no good: Bu belirtiler iyiye alâmet değil.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim