1. atışmak, çekişmek, ağız kavgası yapmak, münakaşa etmek.
    They are always bickering: Daima atışırlar/çekişirler.
  2. (dere) çağlamak, çağlayarak akmak.
    The river bickered down the walley.
  3. (ışık) parıldamak, pırıldamak, titremek.
    The afternoon sun bickered through the trees: İkindi
    güneşi ağaçlar arasında pırıldıyordu.
  4. çekişme, atışma, münazaa, ağız dalaşı.
  5. tahta tabak/tas/çanak, maşrapa.