1. ürk(üt)me(k), kork(ut)ma(k), şaş(ırt)ma(k), paniğe kapılma(k).
    His mind boggled when he heard the
    news: Haberi duyunca şaşırıp kaldı (aklı şaştı).
  2. ikirciklenmek, tereddüt etmek, (harekete geçmekten) çekinmek, duraklamak.
    boggle at doing something: bir işe yanaşmamak.
  3. gizlemek, saklamak, örtbas etmek, müphem/iki anlamlı konuşmak, ikiyüzlülük/mürailik etmek.
  4. becerememek, yüzüne gözüne bulaştırmak, acemice iş yapmak.
  5. ikircim, tereddüt, çekinme, duraklama.
  6. beceriksiz, acemi.
  7. (bkz: bogle ).
  8. İsim hortlak, hayalet, gulyabani.
şaşırtmak Fiil
duraksatmak Fiil