boy
oğlan, oğul, (18 yaşından küçük) erkek çocuk.
boys will be boys: Çocuk çocuktur/çocukluğunu yapacak.

I have known him from a boy: Onu çocukluğundan beri tanırım.
I lived here as a boy: Çocukluğum burada geçti.
Bad boy! = Naughty boy! Yaramaz çocuk!
boy
delikanlı, henüz tam olgunlaşmamış genç adam.
boy
(samimî konuşmalarda) erkek.
boy
(ırk, milliyet, meslek vb. bakımından hakir görülen) adam, herif.
boy
uşak, hizmetkâr, genç hizmetçi.
boy
acemi denizci veya balıkçı. Denizcilik
boy
ulan! vay canına! tüü be! (hayret, şaşkınlık, tasvip, nefret, istikrah, tiksinme, memnuniyetsizlik vb.
ifade eder).
Boy! What a bad weather! Vay canına, ne berbat hava.
Oh boy! I forgot my wallet at home : Tüü! Cüzdanımı evde unuttum.
  1. phratral
boy
length İsim
boy
height İsim
boy
size İsim
boy
stature İsim
boy
tallness İsim
boy
magnitude İsim
boy
extent İsim
boy
dimension İsim
boy
amplitude İsim
boy
proportions İsim
boy
measurement İsim
boy
expanse İsim
boy
stretch İsim
boy
tribe İsim
boy
clan İsim
boy
dynasty İsim
boy
family İsim
boy
kinship group İsim
boy
family line İsim
boy
kinfolk İsim
boy
kinsfolk İsim

boy
Bir şeyin yere değen veya yere ... yüksek noktası arasındaki mesâfe
boy
Yem olarak da kullanılan, burçağa benzer ... tahıl çeşidi, boy otu
boy
Aynı soy ve âileden sayılan, bir ... kollarından her biri, kabîle