1. pirinç: bakır ve çinko alaşımı.
    brass plate: pirinç levha.
  2. pirinçten yapılmış (kap vb.).
  3. Makine pirinç yatak.
  4. Müzik (a) pirinçten yapılmış nefesli saz, (b) bando, (c) pirinçten yapılmış nefesli saz çalan.
  5. (a) (üzerine resim, yazı vb. hâkkedilmiş) pirinç plaka, (b)
    argo mangır, para.
    I don't care
    a brass farthing: Bana ne? Boş ver! Umurumda değil! (c)
    argo orospu.
  6. (mobilyalarda) pirinç tutamak.
  7. sarı, limon, kehribar vb. rengi(nde).
  8. (a) yüksek rütbeli subay.
    the top brass = brass hats: yüksek rütbeli subaylar. (b) önemli /yüksek mevki sahibi memur.
  9. kendine aşırı güven, küstahlık, yüzsüzlük.
asıl görevinden başka ikinci bir iş de yapmak, iki işi birden yapmak.
It's a small firm, and everyone
doubles in brass when emergencies arise.
fazla atak olmak.
pirinç
kodaman, yüksek rütbeli subay/memur.
bando, mızıka. İsim
en küçük değerdeki bozuk para
yüksek rütbeli subay. İsim
muşta. İsim
çok soğuk hava İsim
çok soğuk hava İsim
en önemli konu/sorun, esas mesele, işin esası/özü, gerçek, temel.
get down to brass tacks: esas
konuya/sadede gelmek.
Let's get the discussion down to brass tacks: Esas konuya dönelim/sadede gelelim.
asıl konuya dönmek.