1. dere, çay, ırmak.
  2. dayanmak, tahammül etmek, sabretmek, sabır/tahammül göstermek, göz yummak, müsamaha etmek.
    This important
    matter brooks no delay; we must talk about it now: Bu önemli sorunun beklemeye tahammülü yoktur, onu hemen görüşmeliyiz.
    I will not brook any more of your insolence.
hiç bir müdahaleye tahammül edememek Fiil
hiçbir müdahaleye tahammül edememek Fiil
çay alabalığı
(Salvelinus fontinalis): KD Amerikada dere ve çaylarda yaşayan küçük alabalık.
specled
trout ile ayni anlama gelir.
İsim