1. çift.
  2. evli/nişanlı çift, karı-koca.
  3. (beraber olan) iki kişi, iki eş.
  4. Makine kuvvet çifti, eşlenik kuvvet, paralel ve zıt yönlü eşit iki kuvvet.
  5. çift tasma.
  6. bağla(n)mak, bağlantı kurmak.
    The train will be ready when all the carriages have been coupled.
  7. birleş(tir)mek, bitiş(tir)mek.
  8. çiftleş(tir)mek, evlen(dir)mek, cinsel ilişki kurmak, cinsî münasebette bulunmak.
  9. Radyo bağlaştırmak, kuple etmek.
nişanlı çift
Galvani çifti: elektolite daldırınca elektrik kaynağı oluşturan farklı iki maden.
ikişer ikişer
karı koca
evli çift
yeni evliler
kaçak sevgililer
bir evde çalıştırılan karı-koca
eklemek, bağlamak.
The train was very full, so they coupled 2 more carriages on at Eskişehir.
iki vagonu birbirine bağlamak Fiil
akuple dingili
(a) eklemek, üstüste getirmek.
Working too hard coupled with not getting enough sleep, made him ill.
(b) bir arada düşünmek, çağrışım yap(tır)mak, anımsa(t)mak.
birkaç, bir iki (tane), az miktarda, cüz'î.
a couple of dollars: birkaç dolar.
a couple of
minutes: bir iki dakika, birkaç dakika.
bir çift söz
birkaç makalede birini saf dışı bırakmak Fiil