1. şaşkınlık, sersemleme, afallama.
    in a daze: şaşkınlık içinde, sersemlemiş vaziyette.
  2. sersemlik, baygınlık.
  3. sersemletmek, (hayret, korku vb. ile) afallatmak, şaşırtmak, şaşkına çevirmek.
    The news left him dazed.
  4. açık seçik düşünememek/duyamamak, sersemlemek.
    After the accident John was dazed.
  5. büyülemek, gözünü kamaştırmak, hayran bırakmak.