-
şaşkınlık, sersemleme, afallama.
in a daze: şaşkınlık içinde, sersemlemiş vaziyette.
-
sersemlik, baygınlık.
-
sersemletmek, (hayret, korku vb. ile) afallatmak, şaşırtmak, şaşkına çevirmek.
The news left him dazed.
-
açık seçik düşünememek/duyamamak, sersemlemek.
After the accident John was dazed.
-
büyülemek, gözünü kamaştırmak, hayran bırakmak.