1. (a) bilgi vermek, (gerekli/noksan bilgileri) sağlamak/tamamlamak.
    Could you fill me in as to what
    happened during my absence: Ben yokken olup bitenler hakkında bana bilgi verir misiniz? (b) (boşlukları doldurarak bir belgeyi/evrakı) tamamlamak.
    fill in an application form/one's income tax return. (c) vekillik yapmak, görevden uzaklaşan kimsenin görevini üzerine almak.
    to fill in for a colleague who is ill. (d) doldurmak.
    to fill in a crack with putty. (e)
    argo haber ulaştırmak, nakletmek, olup bitenleri anlatmak.
    Friends filled him in on the latest news.
resmi bir forma adını yazmak Fiil
eğitimindeki boşluğu doldurmak Fiil
birine son bilgileri vermek Fiil
bir formu dikkatsizce doldurmak Fiil
bir mevkii doldurmak Fiil
soru formu doldurmak Fiil
soru formu doldurmak Fiil
başvuru formu doldurmak Fiil
bir başvuru formu doldurmak Fiil
boş yerleri doldurmak Fiil
konuya açıklık getirmek Fiil
formda boş yerleri doldurmak Fiil
tarihi yazmak Fiil
tarihi doldurmak Fiil
hesaba rakamları dahil etmek Fiil
rakamları doldurmak Fiil
doldurularak geçirilen zaman
biri dönünceye kadar yerini almak Fiil
sonradan doldurulmak üzere verilen imzalı kâğıt (vekâletname) doldurma yetkisi
kongrede bir sandalye doldurmak Fiil
dolgu siparişi (stoku muhafaza etmek , sipariş anındaki bir yanlışlığı düzeltmek , ya da ilk sipariş
anında teslim edilmeyen malları sağlamak amacıyla
yedek/vekil (kimse): bir kimsenin yokluğunda onun görevini geçici olarak yapan/yerini dolduran kimse. İsim
özet, hulâsa, haber özeti, durumun kısa izahı. İsim