1. (a) hazırlamak, düzene sokmak, düzeltmek, tertip/tanzim etmek, (b) giyinip kuşanmak, süslenmek.
    You
    should fix up to go to the party. (c) (ihtiyacını) karşılamak, sağlamak, temin/tedarik etmek, bulmak, misafir etmek.
    We must fix him up with a job/with a nice girl: Ona bir iş/iyi bir kız bulmalıyız.
    They fixed us up in a good hotel: Bize iyi bir otel buldular.
    We fixed them up for one night: Onları bir gece misafir ettik. (d) onarmak, tamir etmek, (e) tedavi etmek, çare bulmak.
dolap
manevra
hüner
bir arkadaşa gece yatacak yer ayarlamak Fiil
kavgayı uzlaştırmak Fiil
bir radyo istasyonu kurmak Fiil
gece yatacak bir yer bulmak Fiil
birine iş bulmak Fiil
birine bir iş ayarlamak Fiil
biriyle anlaşmak Fiil