1. ileri, ileriye doğru, ilerideki.
    forward(s) motion: ileri hareket.
    to move forward(s):
    ilerlemek, ileri gitmek.
    take 2 steps forward(s): 2 adım ileri gitmek.
    backwards and forward(s)s: ileri-geri.
    from that day forward(s): o günden itibaren.
  2. ön(ün)de, öndeki, öne, öne doğru, önceden, önceye.
  3. açığa, meydana.
    to come forward(s): meydana çıkmak.
  4. (geminin/uçağın) önüne/baş tarafına doğru.
    You'll have to go forward(s) of the mast.
  5. ilerlemiş, müterakki.
  6. hazır, müheyya, istekli, gönüllü.
    He knew his lesson and was forward(s) with his answers.
  7. küstah, cür'etkâr.
  8. geleceğe yönelik, istikbale matuf, önceden.
    forward(s) buying.
  9. aşırı, müfrit, radikal.
  10. Spor akıncı, forvet, ön sırada yer alan oyuncu.
  11. göndermek, yollamak, sevketmek, yeni adrese göndermek.
    to forward(s) a letter. When we moved house,
    we asked the people who took our old house to forward(s) all our mail to our new address.
  12. ilerletmek, ilerlemesine yardımcı olmak, gelişmesini çabuklaştırmak, ivedileştirmek.
    forward(s) the plans for a new school.
  13. kitabı ciltlemeye hazırlamak.
ileri-geri, bir ileri bir geri, baştanbaşa, başından sonuna kadar.
He knew his lesson backward and
forward: Dersini başından sonuna kadar biliyordu.
(a) gözönüne koymak/sermek, ileri sürmek, dikkati çekmek.
In his talk he brought forward(s) several
new ideas. (b) toplamı başka sayfaya nakletmek, (c) öne/önceye almak.
bring a date forward(s): bir tarihi öne almak.
ileri sürmek.
sonradan teslim, sonraki tarihte teslim.
look1 (32).
bir ileri bir geri
forward Zarf