frown

kaş(larını) çatmak.
She frowns when the sun gets in her eyes.
kaş çatarak/öfke ile/hiddetle bakmak.
The teacher frowned at the noisy class.
frown on/upon: uygun/hoş görmemek, ayıplamak, tasvip etmemek, menetmek, doğru bulmamak.
Mary
wanted to go to Europe by herself, but her parents frowned on the idea.
(cansız şeyler) korkunç gözükmek, korku/haşyet uyandırmak.
frowning cliffs. The mountains frown down on the plain.
kaş çatma.
She looked at her examination paper with a frown.
hiddetli/öfkeli bakış.
çatık kaş, kaş çatılınca alında meydana gelen kırışıklık.
You'll develop a deep frown if you don't
wear your glasses for reading.
uygun görmediğini/doğru bulmadığını gösteren ifade.

kaşlarını çatmak Fiil

bir şeyi hoş görmemek Fiil

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe