1. korku, korkma, dehşet, panik.
    to be in a blue funk: müthiş korkmak, dehşete/paniğe kapılmak.
  2. yeis, fütur, üzüntü, keder.
    He's been in a funk since he and his girlfriend broke up.
  3. çok korkmak, dehşete/paniğe kapılmak.
  4. korkup çekilmek, ürkmek, yılmak.
  5. korkaklık etmek, kaçınmak.
  6. basit/âdi/bayağı müzik.
  7. pis koku.
aşırı korku. İsim
çok korkak
doğru şeyi yapmaktan korkmak Fiil
(a) emin sığınak, güvenlikle sığınılacak yer, (b) dugout (1).
sahibi korktuğu için ekonomik ve politik koşulların kötü olduğu bir ülkeden daha iyi olduğu bir ülkeye
acele ve bazen gizlice transfer edilen para
(US) bir şeyden kaçınmak Fiil