1. hayalet, hortlak.
    ghost dance: hortlak dansı, K. Amerika Kızılderililerinin ruh çağırma dansı.

    be the mere ghost of one's former self: iğne ipliğe dönmek, eski durumunun gölgesi haline gelmek.
  2. ruh, can.
    to give up the ghost: ölmek, can vermek.
    the Holy ghost: Ruhülkudüs.
    raise
    a ghost: ruh çağırmak.
    lay a ghost: ruh/cin kovmak.
  3. (zihni daima meşgul eden) anı, anma, hatırlama, fikri sabit.
    ghosts from the past.
  4. iz, eser, gölge.
    the ghost of a smile.
  5. (bkz: ghost-writer ).
  6. Televizyon gölge, yan-görüntü.
  7. pek az, zerre, cüz'î.
    He hasn't a ghost of a chance: Zerre kadar (başarı) ümidi yoktur.
    There
    isn't a ghost of a chance: En ufak bir ihtimal bile yoktur.
    I haven't the ghost of an idea: Zerre kadar fikrim/haberim yoktur.
  8. (bkz: ghostwrite ).
  9. hayalet (şeklinde) görünmek.
  10. hayalet gibi dolaşmak.
ruhunu teslim etmek Fiil, Deyim
Cebrail
Ruhülkudüs
Ruhülkudüs.
ölmek, ruhunu teslim etmek.
hayalet şehir
(US) terk edilmiş şehir
hayalet avcılık İsim, Denizcilik
kayma
hortlak hikâyesi
hayalkent: tamamen terkedilmiş şehir İsim
hayal-sözcük, kullanılmayan sözcük: yanlış dizilme/yazılma/telâffuz sonucu türeyen sözcük. İsim
bir şirketin bordrosunda gözüken
ama çalışmayan bir kişi
en ufak bir ihtimal dahi bulunmama