(tereddütsüz/çekinmeden) devam etmek, ileri gitmek, önden yürümek, başlamak.
He went ahead with his plan in spite of their objections. The council gave us permission to go ahead with our plans. Work is going ahead. (b) durumunu düzeltmek, (c) ilerlemek, yoluna devam etmek.
başlama/devam etme izni/müsaadesi.
to get the go-ahead: başlama izni almak.
They got the go-ahead on the construction work.
girginlik, cerbeze, teşebbüs, enerji.
He has a great deal of courage and go-ahead.
girgin, cerbezeli, müteşebbis, atılgan.
a frank, go-ahead manner of speaking.
ilerleyen, gelişen, devam eden.
a vigorous go-ahead company.
ilerleme/devam izni veren.
(fiyatlar) hızla fırlamak
Fiil
planlarını uygulamak
Fiil
tasarılarını gerçekleştirmek
Fiil
bir proje için yeşil ışık yakılmak
Fiil
…'e devam etmek, sürdürmek, uygulamaya geçmek.
to go ahead with a plan.