1. Fiil, Yazılım sıkılaştırmak, güvenliği arttırmak
  2. Fiil setlteş(tir)mek, katılaş(tır)mak.
    Snow hardened until ice was formed.
  3. Fiil pekiş(tir)mek, sağlamlaş(tır)mak, kuvvetlen(dir)mek, takviye etmek.
    Life in the mountain hardened
    me until I felt no fear or weakness in mind or body.
  4. Fiil duygusuz/merhametsiz olmak, katı/taşyürekli olmak.
    I hardened my heart against him.
  5. Fiil ciddîleşmek, sertleşmek.
    Her face hardened at the word.
  6. Fiil dikkafalı olmak, kafa tutmak, boyun eğmemek.
  7. Fiil (fiyat) (a) istikrar kazanmak.
    Prices hardened quickly. (b) yükselmek, pahalılaşmak.
  8. Fiil (su) acılaş(tır)mak, kireçle(n)mek, sertleş(tir)mek.
    Water hardens when lime gets into it. Water is hardened by lime.
  9. Fiil kesinleşmek, kat'ileşmek, şüphe götürmez hal almak.
    As time went by the evidence began to harden: Zamanla delil kesinleşti.
veritabanı sıkılaştırma, veritabanı güvenliğini arttırma İsim, Yazılım
sıkılaştırma İsim, Yazılım
işletim sistemi sıkılaştırma, işletim sistemi güvenliğini arttırmak İsim, Yazılım
güvenlik sıkılaştırma İsim, Yazılım
sunucu sıkılaştırma, sunucu güvenliğini arttırmak İsim, Yazılım
sistem sıkılaştırma, sistem güvenliğini arttırma İsim, Yazılım
fiyatlar istikrar kazanıyor
külçeleşmek Fiil
kendini soğuğa alıştırmak Fiil
birinin kalbini pekleştirmek Fiil
vücudu alıştırmak Fiil
yolları sertleştirmek Fiil
duygusuzlaşmak, vurdumduymaz olmak, duyguları nasırlaşmak.