İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

hücre içine nükleik asit sokmak

transfect İsim, Biyokimya

hücre içine nükleik asit sokulması

transfection İsim, Biyokimya

(gemi , uçak , tren) içine

aboard

damarın içine

intravenous Sıfat

neyin içine

whereinto

neyin içine

wherein

içine alarak ortadan kaldırmak

to engulf Fiil

absorption İsim

containment İsim

to comprehend Fiil

to contain Fiil

to inclose Fiil

to incorporate Fiil

to embrace Fiil

to include Fiil

to subsume Fiil

to take Fiil

to encompass Fiil

adjectitious

to keep (a problem) to himself Fiil

içine başka maddeler katılmış yiyecek

adulterated food

içine başka şey karıştırmak

to tinge Fiil

içine batmak

to swim in Fiil

içine belgeler konulan kutu

hanaper

içine bir şey daldırılan madde

dip

içine buz koymak

to ice Fiil

içine çekilmek

to be in deep meditation Fiil

aspiration İsim

inhalation İsim

to soak up Fiil

to draw on Fiil

to draw on something Fiil

to imbibe Fiil

to suck Fiil

to draw Fiil

to aspire Fiil

to inhale Fiil

to draw in Fiil

to draw at something Fiil

to swallow Fiil

to absorb Fiil

to line in Fiil

to rankle Fiil

to fret Fiil

intuitively Zarf

intuition İsim

foreboding

presage

to feel in one's bones (that) Fiil

içine doğmak

to have an intuition Fiil

içine doğmak

to have a presentiment Fiil

içine dökme veya akıtma

infusion

içine dökmek veya akıtmak

to infuse Fiil

içine dökülme

infusion

içine düşmek

to be all over someone Fiil

içine ek koymak

to inset Fiil

içine etmek

(slang) to swipe Fiil

to steal Fiil

to permeate Fiil

accessible

impenetrable

penetration İsim

to get into Fiil

içine gizlice uyuşturucu katılmış içki

mickey finn

to medicate Fiil

to pierce Fiil

to perforate Fiil

to chill one to the bone Fiil

içine işlemek

to soak one to the skin Fiil

içine işlemek

to take to heart Fiil

içine işlemek

to affect one deeply Fiil

to penetrate Fiil

to permeate Fiil

to pervade Fiil

ingrained Sıfat

to inlay Fiil

withdrawn

stonewalling İsim

incorporation İsim

to turn in Fiil

enclosed

to enclose Fiil

to shelve Fiil

to shit Fiil

to drink in Fiil

to obtrude Fiil

embedded

mull

içine üflendiğinde soluktaki alkol seviyesini ölçen cihaz

breathanalyser

içine yumurta oturtulan küçük kap

eggcup

içine yük konan kap

container

içine zehir katmak

to poison Fiil

(birinin) gözünün içine baka baka yalan söylemek

to lie shamelessly (to someone) Fiil

(ilan) çerçeve içine almak

to box in Fiil

(mektup zarfı) içine koymak

to enclose Fiil

(nefes) içine çekmek

to inspire Fiil

(su) içine geçirmemek

to shed Fiil

...'i tırnak içine almak

to enclose ... in quotation marks Fiil

adam içine çıkmak

to mingle with people Fiil

ağızınin içine bakmak

to obey blindly Fiil

ağızınin içine baktırmak

to attract enthusiastic listeners Fiil

avucunun içine almak

to take in hand Fiil

bir aile içine nifak girmesi

disruption of a family

bir anayasanın çerçevesi içine girmek

to come within the framework of a constitution Fiil

bir başka şirketi kendi içine alan şirket

absorbing company

bir maddenin kapsamı içine girmek

to come within the ambit of a clause Fiil

bir sözcüğü parantez içine almak

to bracket word Fiil

bir sözleşmenin kapsamı içine girmek

to come within the terms of a contract Fiil

bir şeyi bağlamı içine koymak

to put something into context Fiil

bir şeyi evin içine almak

to move something indoors Fiil

bir şeyi içine almak

to incept Fiil

bir şeyi içine almak

to be inclusive of sth Fiil

bir şeyin içine para dikmek

to quilt money into sth Fiil

bir şeyin içine sokmak

to bury Fiil

bir tanımın çerçevesi içine girmek

to fall within a definition Fiil

birbirinin içine girme

interpenetrate

birbirinin içine girmek

to telescope Fiil

birbirinin içine yerleştirilmiş

nested

birini birşeyin içine çekmek

to draw someone into something Fiil

birinin gözlerinin içine bakmak

to meet someone's eyes Fiil

birinin gözünün içine bakmak

to look someone in the eye Fiil

birinin içine işlemek

to cut someone to the heart Fiil

birinin içine kurt düşürmek

to send someone away with a flea in his ear Fiil

birinin içine oturmuş olmak

to lie heavy on sb's conscience Fiil

birinin uzmanlığı içine girmek

to lie in sb's line Fiil

birinin yetkisini belli sınırlar içine almak

to confine sb's authority within certain limitations Fiil

biriyle kötü ilişki içine girmek

to get across Fiil

birşeyi birşeyin içine itmek

to poke something into something Fiil

birşeyi birşeyin içine sokmak

to let something into something Fiil

birşeyin içine batmak

to set into something Fiil

birşeyin içine gömülmek

to set into something Fiil

birşeyin içine iyice yerleştirilmiş olmak

to be set into something Fiil

birşeyin içine kapatılmak

to be cased in something Fiil

birşeyin içine konmak

to be cased in something Fiil

bunların içine konduğu kutu

pomander

to surround Fiil

to encircle Fiil

to frame Fiil

circumscription

to circumscribe Fiil

dişinin içine erkek tohum koymak

to inseminate Fiil

duygularını içine atmak

to bottle up one's feelings Fiil

endeks içine koymak

to index Fiil

eskiden kadınların eteklerinin içine geçirilen çember

hoop

ev içine ait

indoor

evin içine almak

to admit into a house Fiil

görevleri çerçevesi içine girmek

to enter upon one's duties Fiil

içi içine sığmamak

to be restless and anxious Fiil

ilave (ek olarak zarfın içine konulan şey

enclosed

insanı içine alan

immersive Sıfat

işin içine etmek

to louse up Fiil

işin içine katılmak

to come into play Fiil

işin içine katmak

to put into play Fiil

kanunun kapsamı içine girmek

to come within the scope of the law Fiil

karışıklık içine girmiş

embroiled

katlanıp duvarın içine sokulan yatak

turnup bed

kayıp içine düşmek

to slip in Fiil

kendi içine çekilmek

turn in on oneself

kendi içine çevrilen uzuv

introvert

kendi içine kapanmak

to retire into oneself Fiil

kendi partisini avucunun içine almak

to establish a grip on one's own party Fiil

kişisel duyguları işin içine katmamak

to dismiss any personal feeling Fiil

kutu içine almak

to box Fiil, Yazılım

kutu içine koymak

to box Fiil

Madde 8 Paragraf 5 çerçevesi içine girmek

to fall within article 8 in paragraph 5 Fiil

mali sıkıntı içine düşmek

to be in financial straits Fiil

mektupların içine konulduğu torba

mailing bag

mektupların içine konup gönderildiği torba

mailbag

memleketin içine doğru

up the country

memleketin içine doğru

landward

menzil içine girmek

to get within Fiil

namlu içine açılmış yivler

rifling

otomobil içine yapılan yemek servisi

curb service

parantez içine alınmış rakam

bracketed figure

parantez içine almak

to enclose in paranthesis Fiil

parantez içine almak

to paranthesize Fiil

parantez içine almak

to put in parathesis Fiil

parantez içine almak

to bracket Fiil

parantez içine almak

to put in parenthesis Fiil

parantez içine almak

to put between brackets Fiil

parantez içine almak

to parenthesize Fiil

park etmiş otomobil içine yapılan yemek servisi

curb service restaurant

piyasayı avucu içine almak

to mesmerize the market Fiil

puro içine konan tütün

filler

sevinçten içi içine sığmamak

to be bursting with joy Fiil

sıvı içine yatırmak

to steep Fiil

sokak kalabalığı içine dalma

dive into the streets

sözcükleri parantez içine almak

to paranthesize words Fiil

teklifleri bir plan içine katmak

to incorporate suggestions in a plan Fiil

teşebbüsü içine alan muhasebe sistemi

enterprise accounting

toplum içine pek sık katılmamak

to go very little in society Fiil

uçarak içine girme

entrance by air

yürüyerek içine girilebilecek büyüklükte

walk in

zarf içine konulan şey

enclosure

zorla içine girmek

to make one's way into Fiil

içine

Türkçe-İngilizce

Terimler/Kalıplar

Türkçe-Ingilizce Çeviri

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler