Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. yerli yerinde, düzgün, muntazam
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

be clamped in place
kenetlenmek Fiil
be in place
uygulamada olmak Fiil
be in place
mevcut olmak Fiil
be in place
yürürlükte olmak Fiil
have in place
yürürlükte bulundurmak Fiil
have in place
uygulamak Fiil
not firmly in place
iğreti
not firmly in place
eğreti
in place of
yerine.
Use water in place of milk.
have in place a ...
bir ...'e sahip olmak Fiil
a place in disorder and confusion
çarşamba pazarı gibi
A woman's place is in the home.
Kadının yeri evidir. Cümle
abide in a place
bir yerde ikamet etmek Fiil
be in a place
(uşak , hizmetçi) çalıştığı bir yer olmak Fiil
be kept in a place to be saved for
saklanmak Fiil
be screwed in a place
vidalanmak Fiil
continuance in a place
bir yerde konaklama
defecate or urinate in or an an inappropriate place
pislemek Fiil
do the wrong thing in the wrong place
her yaptığı şeyi yanlış yapmak Fiil
dwell in a place
bir yerde oturmak Fiil
end up in (an undesirable place
boylamak Fiil
fire on a place in volleys
yaylım ateşine tutmak Fiil
fix one's residence in a place
ikametgâhını belli bir yerde tespit etmek Fiil
gather in a place
temerküz etmek Fiil
get (a part of one's body) caught or entangled in (a place
kıstırmak Fiil
get firmly established in a place
tutunmak Fiil
get hung up in a place
takılmak Fiil
get tired of sitting in one place
kurtlanmak Fiil
have everything in its place
her şey yerli yerinde olmak Fiil
have found a place in history
tarihte yer almak Fiil
have one's heart in the right place
her şeye karşın iyi niyetli olmak Fiil
have one's heart in the right place
yürekli olmak Fiil
have something inserted to thrust or put in (a place
sokturmak Fiil
have/be one's heart in the right place
iyi yürekli/cömert/merhametli/âlicenap olmak, iyi niyetli olmak.
His heart is in the right place:
(Herşeye rağmen) iyi niyetlidir.
in that place
ora da
in the first place
ilkönce, en evvel, herşeyden önce, evvelemirde.
first of all let me say how glad I am to be here.
first off, let's see where we agree and disagree.
in the first place
ilkönce, evvelâ, evvelemirde, herşeyden önce.
in the right place at the right time
doğru zamanda doğru yerde Zarf
in the wrong place at the wrong time
yanlış zamanda yanlış yerde Sıfat, Deyim
in this small place
buracıkta
install oneself in a place
bir yere yerleşmek Fiil
keep someone in his place
birini yerinden oynatmamak Fiil
keep someone in his place
birine gereken cevabı vermek Fiil
not to be quite in a place
biraz uygunsuz kaçmak Fiil
occupy an insignificant place in society
toplumda önemsiz yer işgal etmek Fiil
pinch (one's finger , etc) in (a place
sıkıştırmak Fiil
place a matter in one's hands
bir sorunu birinin ellerine tevdi etmek Fiil
place a matter in the hands of a solicitor
bir davayı avukatın ellerine emanet etmek Fiil
place a name in case of need on a draft
bir senet üzerine gerektiğinde atıfta bulunmak için adını yazmak Fiil
place an instrument in escrow
bir senedi emaneten tevdi etmek Fiil
place as provided in the contract
sözleşmede öngörülen yer
place confidence in sb
birine güvenmek Fiil
place confidence in someone
birine güvenmek/itimat etmek.
place in a category
bir sınıfa sokmak Fiil
place in a warehouse
depoya koymak Fiil
place in escrow
emanet etmek Fiil
place in investment
yatırımlara plase etmek Fiil
place in the sun
ün kazanma, tanınma, yüksek mevki ve şöhret.
demand a place in the sun: (bir millet) lâyık olduğu
mevki ve itibarı istemek.
take one's place in the sun: ün/şöhret kazanmak, yıldızı parlamak.
place in war bonds
savaş tahvillerine para yatırmak Fiil
place money in savings account
tasarruf hesabına para yatırmak Fiil
place of a digit in decimal notation
hane
place one's fate in sb's hands
kaderini birinin ellerine bırakmak Fiil
place one's valuables in the bank
kıymetli eşyalarını bankaya koymak Fiil
place oneself in opposition to public opinion
kamuoyuna karşı gelmek Fiil
place oneself in opposition to public opinion
kamuoyuyla muhalefete düşmek Fiil
place oneself in sb's power
birinin hâkimiyeti altına girmek Fiil
place sb's conduct in a false light
birinin davranışını yanlış değerlendirmek Fiil
place securities in a deposit
(US) kıymetli kâğıtları emanete vermek Fiil
place securities in safe custody
(Br) menkul değerleri muhafaza için vermek Fiil
place shares in safe custody
hisseleri emanete vermek Fiil
place someone in command
birine komutayı vermek Fiil
place someone in one's office
birini bürosuna almak Fiil
place something in a specified place
oturtmak Fiil
place the matter in sb's hands
sorunu birinin ellerine tevdi etmek Fiil
place to sb's credit in a bank
bankada birinin hesabına yatırmak Fiil
place where one lies in ambush
pusu
post in a conspiuous place
görünür bir yere koymak Fiil
put a place in order
ortalığı toplamak Fiil
put in a safe place
güvenilir bir yere koymak Fiil
put oneself in sb's place
kendini birinin yerine koymak Fiil
put someone in his place
(bir kimseye) haddini bildirmek, ağzının payını vermek.
put someone in his/her place
ayar vermek Fiil
retain in its place
ipka etmek Fiil
right to reside in a place
sükna hakkı
screw something in a place
vidalamak Fiil
secure discipline in a place
zapturapt altına almak Fiil
secure order in a place
zapturapt altına almak Fiil
set a place in an uproar
velveleye vermek Fiil
settle down in a new place
yeni bir yere yerleşmek Fiil
stay in a place temporarily
kalmak Fiil
sth which takes place in the presence of witness
meşhut
take one's place in a queue
kuyrukta sıraya girmek Fiil
the place of ten in a whole number
onluk basamağı
turn an animal out to graze in (a place
salmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.