1. İsim yetenek, kabiliyet, hüner, ustalık, maharet.
    He had a knack for saying the right thing when necessary.
    He has a/the knack of making friends wherever he goes.
  2. İsim zekâ, beceriklilik.
  3. İsim hüner ve ustalık isteyen iş.
  4. İsim meleke, alışkanlık.
    get the knack of doing …: … yapmakta meleke edinmek.
    I've lost the knack:
    Alışkanlığımı yitirdim.
  5. İsim izahı güç nitelik/eğilim.
  6. İsim ustalık ve maharetle yapılmış cihaz.
  7. İsim sır, püf noktası, bilinmeyen/anlaşılması güç husus.
    There's a knack in it: Bunun bir püf noktası
    var.
    to have the knack of doing something: işin sırrını/püf noktasını (nasıl yapılacağını) bilmek.
alışkanlık meselesi
gönül almayı bilme
çocuklarla iyi geçinme becerisi olmak Fiil
bir konuda çaptan düşmek Fiil
işin sırrını bilmek Fiil