1. İsim sarkan uç, bağlanmamış/kullanılmamış parça.
    There's a loose end hanging from the hem.
  2. İsim yarım kalmış/tamamlanmamış işler, henüz bir karara bağlanmamış ayrıntılar, çözülmemiş/halledilmemiş/izah
    edilmemiş/müphem hususlar.
    We've finished the main job, but there are still a few loose ends to tie up. There are too many loose ends in this case.
işsiz, âvare, boş, yapacak işi olmayan.
geçici olarak boş