1. orta, vasat, şöyle böyle, alelâde (büyüklük, nitelik, derece, mertebe, rütbe vb. bakımından).
    He had
    only middling success as an architect.
  2. (sağlığı) oldukça iyi, orta halli, şöyle böyle, ne iyi ne kötü.
    “How are you today?” “Fair to middling.”
  3. oldukça, iyice, orta derecede.
    This pupil behaves middling well in class.
şöyle böyle
şöyle böyle
orta büyüklükte
ikinci kalite
orta karar