1. (a) yedekte, askıda.
    put on ice: ertelemek, askıya almak.
    You will have to put your vacation
    plans on ice until your debts are paid. (b) müemmen, emin, garantili, kesinlikle lehte sonuç verecek olan
    mec. çantada keklik.
    Our team had the game on ice.
(bir şeyi) ileride kullanmak üzere saklamak.
yiyecekleri buzlukta saklamak Fiil
(US) kendini güvence altına almak Fiil
(US) yedekte
çok nazik/müşkül/tehlikeli durumda.
be/skate on thin ice: çok müşkül/tehlikeli durumda bulunmak,
tehlike ile karşı karşıya olmak.
tehlikeli bir işe girişmek.
buz üstünde ihtiyatla yürümek Fiil