gasbetmek, zaptetmek, elkoymak, kendine maletmek.
The political movement had been preempt = pre-empted by a group of evil men.
(satınalmada öncelik sağlamak için araziyi vb.) işgal etmek.
The cat preempt = pre-empted the comfortable chair.
yerini almak, yerine koymak.
The regular programs were preempt = pre-empted by a political talk.
herkesten önce satınalmak, satınalmada öncelik sağlamak.
to preempt = pre-empt the choicest cut of meat.
(karşı tarafın peyini artırmasını) önleyici deklarasyon (yapmak).
(araziyi vb.) gasbeden, elkoyan, satınalmada öncelik sağlamak için işgal eden kimse.
(yayımcılık) önceden davranmak (zamanı önceden belirlenmiş bir programı başkası ile değiştirmek
Fiil