provide for

  1. geçimini sağlamak, tedarikli bulunmak.
    to provide for one's family: Ailesinin geçimini sağlamak.

    to provide for old age: ihtiyarlık için tedarikli bulunmak.
    expenses provided for in the budget: masraf bütçesi.
    He had provided for any eventuality: Her türlü ihtimale karşı tedarikli idi.
    to be provided for: ihtiyacı karşılanmak.
senedi ödemek için karşılık bulmak Fiil
bir senet için teminat vermek Fiil
geniş bir ailenin geçimini sağlamak Fiil
geniş ailenin rızkını temin etmek Fiil
beklenmedik bir durum için tedbirli davranmak Fiil
birine fırsat sağlamak Fiil
sermaye bulmak Fiil
zor durumlara karşı hazırlıklı bulunmak Fiil
beklenmedik duruma karşı hazırlıklı olmak Fiil
her türlü tedbiri almak Fiil
birinin geçimini sağlamak Fiil
birinin geçimini sağlamak Fiil
birini geçindirmek Fiil
birinin geçimini sağlamak Fiil
birine bakmak Fiil
birinin gereksinimlerini karşılamak Fiil
birşeye karşı güvence sağlamak Fiil
birşeyi önlemek için plan yapmak Fiil
birşeye imkân tanımak Fiil, Hukuk
birşeye olanak tanımak Fiil, Hukuk
birşeye karşı önlem almak Fiil
birşeyi mümkün kılmak Fiil, Hukuk
birşeyi öngörmek Fiil, Hukuk
birşeyi uygun görmek Fiil, Hukuk
konuklarımızı ağırlamak için gerekli önlemleri almak Fiil
mahkeme masraflarını üstlenmek Fiil
ihtiyaçları karşılamak Fiil
geleceğin tedarikini yapmak Fiil
senedin kabulünü sağlamak Fiil
nafakasını temin etmek Fiil
konuşma konusu sağlamak Fiil
birine bir fırsat yaratmak Fiil
birine bir şey yapması için fırsat vermek Fiil
dumanın çıkması için bir çıkış bulmak Fiil
birinin geçimini temin etmek Fiil
tartışma konusu açmak Fiil
gazete için haber sağlamak Fiil
tartışılacak konu getirmek Fiil
sanayi için yeni iş alanları yaratmak Fiil
bayındırlaştırmak Fiil
değerli eşya için kasa sağlamak Fiil
biri için birşey tedarik etmek Fiil
biri için birşey sağlamak Fiil
birine birşeyi sağlamak Fiil
birine birşeyi temin etmek Fiil
biri için birşey temin etmek Fiil
birine birşeyi tedarik etmek Fiil
dedikodu konusu yaratmak Fiil