put someone on

  1. takılmak, yalan uydurarak şaka yapmak, matrak geçmek.
birini otobüse bindirmek Fiil
birini yanlış ize götürmek Fiil
birine vakıftan düzenli yardım etmek Fiil
işe koymak Fiil
birini uçağa bindirmek Fiil
maaş bağlamak Fiil
birini trene bindirmek Fiil
birini hali vakti yerinde yapmak Fiil
birini uyararak ihtiyatlı olmasını söylemek Fiil
bir kimseyi çetin (azim ve cesaret isteyen) bir işe koşmak.
birine yemin ettirmek Fiil
birini söz üzerine şartlı tahliye etmek Fiil
birini yakalamak Fiil
aylık bağlamak Fiil
birini karneye bağlamak Fiil
birine seçmesi için iki seçenek tanımak Fiil
birini haraca kesmek Fiil
birini seçim listesine koymak Fiil
(US) birine meydan okumak Fiil
(US) birini tanık kürsüsüne çıkarmak Fiil
birini bekleme listesine almak Fiil
birini işe koymak Fiil
birini sınamak Fiil
birine birini vermek (telefonda) Fiil
birine birini ayarlamak Fiil
birini birine bağlamak (telefonda) Fiil
birini biriyle tanıştırmak Fiil
birini emekliye ayırmak Fiil
(bir kimseyi) kalkındırmak, para vererek müstakil iş kurmasını sağlamak,
mec. elinden tutmak,
desteklemek.
He will need a lot of money to set his business on its feet again: İşini tekrar yoluna koymak için çok paraya ihtiyacı var.
(askerlik , US) üstüne ihbar etme
(mahkemede) yemin ettirmek.
He swore on his oath that he had never been there. I'll take my oath on it!
birine yemin ettirmek Fiil
birini zorlamak Fiil
birine baskı yapmak Fiil
birine bir şeyi yutturmak Fiil
biri hakkında istihbarat vermek Fiil
birini ele vermek Fiil
biri hakkında bilgi vermek Fiil
birini gammazlamak Fiil
(yalandan) pöhpöhlemek, iyi yaptığını söyleyerek bir kimseyi başarısızlığa sürüklemek.
kabahati birinin üzerine atmak, birini kabahatli bulmak.