1. Fiil hışırda(t)mak, fışırda(t)mak.
    rustle the papers. Her long skirt rustled as she walked. The wind rustled the dead leaves.
  2. Fiil gayretle/şevkle çalışmak, yoğun faaliyet göstermek, gayretle çalışıp elde etmek.
  3. Fiil (sığır, davar vb.) çalmak.
  4. İsim hışırtı, fışırtı, hışırdama (sesi).
    The rustle of leaves.
beklenmeyen konuklar için acele yemek hazırlamak Fiil
(birisine malzeme, erzak vb.) tedarik etmek, sağlamak, bulup buluşturmak.
She can always rustle up
a meal: O ne zaman olsa bulup buluşturup yiyecek bir şeyler hazırlayıverir.