1. Fiil (el, sopa, vb. ile) kuvvetle vurmak, çarpmak, şiddetli darbe indirmek.
    He smote his enemy with the sword.
  2. Fiil şamar atmak, tokatlamak.
  3. Fiil vurup öldürmek.
    His sword had smitten thousands.
  4. Fiil bela kesilmek, (hastalık vb.) birçok ölümlere sebep olmak.
    be smitten with the plague: vebaya tutulmak.
  5. Fiil manevî darbe indirmek, manen etkile(n)mek, azap duy(ur)mak, pişman etmek.
    His conscience smote him:
    Vicdan azabı duydu, pişman oldu.
    They were smitten with terror: Korku ve dehşete kapıldılar.
hip1 (6b).
bir vuruşta kesmek.
bir vuruşta ortadan kaldırmak.
birini acımadan mahvetmek Fiil
birini kalbinden hançerlemek.