1. Ön Ek altın(d)a, daha aşağıda:
    underbridge, underpart, undersurface gibi.
  2. Ön Ek aşağısında, dibinde:
    underdress, underearth, underregion gibi.
  3. Ön Ek daha küçük, (gereğinden) daha az, yetersiz, eksik
    : underdeveloped, undereducated, underload, undermanned,
    underpaid, underprice, underproduce, underspend, undertax, underwork gibi.
  4. Ön Ek gizli, saklı:
    underfeeling, undernote, underplot, underthought gibi.
altın(d)a.
under a table. under a tree. under medical treatment. Edat
(a) içinde, dibinde.
under separate cover: ayrı bir zarf içinde.
under water: suyun dibinde/içinde.
(b) eteğinde.
under the hill.
Edat
-den aşağı. Edat
etkisile, (basınç vb.) altında, kuvvetile.
to sink under a heavy load. under sail. Edat
(başlığı) altında, (sınıf/grup) içinde, … olarak.
classify the books under "Fiction" and "General". Edat
… ile.
under a false name.
a statement under oath: yeminli ifade.
to register under a new name. Edat
-den az/noksan/eksik.
purchased under cost. It will cost under 10 dollars. Edat
aşağısında, (rütbece/önemce) daha küçük. Edat
emrinde, kumandası altında. Edat
nezaretinde, rehberliğinde, önderliğinde, yönetimi altında.
to study violin under Heifetz. Edat
(etkisi) altında.
under the circumstances: bu koşullar/şartlar altında, öyle ise, o halde. Edat
himayesinde.
under guard. Edat
(yetkisi/izni/tanıklığı) ile.
under one's hand or seal. under his own signature. Edat
gereğince, hükmüne göre.
under the law: yasa gereğince.
under the terms of the treaty:
Antlaşma hükümlerine göre.
under penalty of law: cezaya çarptırılabilir.
Edat
… iktidarı/saltanatı zamanında, -ce, tarafından.
under Queen Elizabeth: Kraliçe Elizabet'in saltanatı
zamanında.
The law passed under the new Congress: Yeni Kongre tarafından çıkarılan yasa.
Edat
… halinde, -de.
under repair: tamirde. Edat
ekilmiş.
an acre under wheat: buğday ekilmiş 4 dönümlük arazi.
under cultivation: ekili (arazi). Edat
altına, altından.
go over the fence, not under. Zarf
aşağıda. Zarf
daha az.
selling shirts for $8 and under. Zarf
aşağı mevkide/halde. Zarf
hükmü altında, tâbi olarak, teslimiyetle, boyun eğerek. Zarf
alt, aşağı, altta/aşağıda bulunan.
an under layer: alt tabaka. Sıfat
ast, daha küçük mevkide bulunan. Sıfat
(derecesi/miktarı) daha az/hafif.
an under dose of medicine. Sıfat
(bir kimsenin/ilâcın) etkisi altında bulunan.
under hypnosis. under anesthetic. Sıfat
yetersiz. Sıfat
temyiz edilen ... Sıfat, Hukuk
şartlı kabul
baskı altında hareket etmek Fiil
yeminle beyan etmek Fiil
ekili bölge
hacizli mallar İsim
hacir altına alınmak Fiil
...'in boyunduruğu altında olmak Fiil
bir suçlama altında bulunmak Fiil
askerde olmak Fiil
baba otoritesi altında olmak Fiil
kadın hâkimiyeti altında olmak Fiil
polis gözetiminde olmak Fiil
tamirat halinde olmak Fiil
sefer çıkış emir emri almış olmak Fiil
(olta mantarı) suya batmak.
(gemi) dalgalara karşı.
The ship was bows under most of the storm: Fırtına esnasında gemi çoğunlukla
dalgalara karşı yol aldı.
toprağı ekmek Fiil
bir şeyi nizamnameye sokmak Fiil
râmetmek, boyun eğdirmek, kendine tâbi kılmak.
boyun eğmek Fiil
vesayet altındaki çocuk
kanuni mirasçılık hakkını geçerli kılmak Fiil
(a) idare/kontrol edilmek, … tarafından yönetilmek, …'e bağlanmak, idaresine girmek.
This committee
will come under the new Education Department. (b) maruz kalmak, uğramak, karşılaşmak.
We came under heavy gunfire.
to come under someone's influence: birisinin etkisi/nüfuzu altına girmek. (c) … (başlığı) altında bulunmak.
What heading does this come under? Buna ne başlık vereceğiz?
ithamlara maruz kalmak Fiil
birşeye maruz kalmak Fiil
haberi olmak Fiil
piyasa fiyatından aşağı satmak Fiil
bir şeyi ruhsatlı olarak yapmak Fiil
aşağıdaki gibi
Avustralya veya Yeni Zelanda'da.
her şey kontrol altında
(a) görevli/sorumlu olmak, (b) … sınıfına/grubuna girmek/dahil olmak, … olarak dasnif edilmek, tâbi olmak, maiyetine girmek.
altına girmek Fiil
uymak Fiil
altına sığmak Fiil
altgeçit
bir işten sıyrılmak Fiil
işletmek Fiil
(a) altına girmek, (b) altından geçmek, (c) önlemek, kontrol altına almak, hakkından gelmek.
get a
fire under: yangını söndürmek.
tarafımdan imzalanmıştır
(a) iflâs etmek, mahvolmak, (b) (gemi) batmak, (c) katlanmak, duçar/maruz olmak, (yük/sorumluluk altında) ezilmek.
(a) dayanamamak, çökmek, yenilmek, teslim olmak, (b)
k.d. iş hayatında başarı gösterememek, batmak,
iflâs etmek.
His business went under.
(bir şeyi) kontrol etmek Fiil
hâkim olmak, kontrol altında tutmak.
He kept his feelings under. We tried to keep the fire under. Fiil
baskı altında tutmak, hükmetmek, tahakküm etmek.
Formers rulers kept the people under. Fiil
teslim olmak Fiil
emrine tâbi olmak.
sözleşme gereği yükümlülük
sözleşme çerçevesi içinde sorumlu
polis eşliğinde sevk etmek Fiil
sansürlü gazete
garantiyi ödemek Fiil
garantili ödemek Fiil
baskı altında ödemede bulunmak Fiil
denetlenen dönem
birini kısıtlamak Fiil
kontrol altına almak Fiil
saban ile kazıp gömmek.
hazırlık halindeki proje
itip daldırmak.
ağır baskı altında kalmak Fiil
fiyatının altında satmak Fiil
avarya durumundaki gemi
(a) iş altında ezmek, işe boğmak, (b) hezimete uğratmak, tamamen yenmek.
karla örtmek. Fiil
bir adayı büyük çoğunlukla yenmek Fiil
(Br) senedi kırmak Fiil
çift sürerek bir şeyi toprağın altına koymak Fiil
örselenmiş durumda
küçük olan
reşit olmayan
rüştüne ermemiş
rüştünü kazanmamış
bir sözleşme altında
askere alınmış
silah altında
tutuklu, mevkuf.
to place/put someone under arrest: bir kimseyi tutuklamak/tevkif etmek.
house/open
arrest: göz hapsi.
tutuklu Sıfat, Hukuk
eksik tahakkuk
yeminli.
gümrük antreposunda
(a) yelken açmış, pupa yelken, (b) çadırda.
to sleep under canvas: çadırda yatmak/uyumak.
yelkenli, yelkenle hareket eden.
bir şirket ticarete başlarken (genellikle pahalı olan) başlangıç aşamasından geçmesini sağlayacak kadar
yeterli sermayesi olmaması durumu
komutasında
tazyik altında
icbar yoluyla
incelenmekte, gözden geçirilmekte, tetkik edilmekte.
the question under consideration: incelenmekte olan sorun.
dingil takımı
akit ile bağlı
yönetilebilir, kumanda/idare edilebilir, kontrol altında, yola gelir, uysal.
be under control:
yönetilebilmek, kontrol altında olmak.
bring under control: yola getirmek, duruma hâkim olmak, işleri yoluna koymak.
It took the teacher months to bring her class under the control.
himaye altında, koruyucu kuvvet eşliğinde.
düzeltilmekte
(a) gizlice, hafiyen, (b) gizlenmiş, sığınmış, (c) zarf içinde.
under separate cover: ayrı bir
zarfta.
address someone under cover of another: başkası vasıtasıyla birine mektup göndermek.
karanlığa sığınarak
kadının kocasının himayesi altında olması
(toprak) işlenmiş
tedavi altında
gözetim altında Sıfat
karanlığın himayesinde
müzakere edilmekte
müzakere halinde
ihtilaflı
zorlamayla
baskı altında Zarf, Hukuk
kısmi işsizlik
yeterince çalışmama
muhafaza altında
(a) ateş altında (özellikle askerî birlik).
to show courage under fire.
be under fire:
düşman ateşine maruz kalmak. (b) tenkide/eleştiriye maruz, muaheze edilen, hücuma uğramış.
zoraki
vesayet altında
basit el yazısıyla
güverte altında
noksan sigorta (sigorta bedelinin sigorta konusunun gerçek değerinden düşük olması
eksik sigorta
kiracısı olduğu bir mülkü başkasına kiralamak Fiil
yardımcı müdür
yeminli
düşük ücretli
bahanesiyle
maliyet fiyatı altında
kaydı ihtirazi
kaydı ihtirazi ile
karantinada
tamirat halinde
tamirde
seyir halinde, yelken açmış olarak.
mühürlü
(Br) müsteşar
ilâçla yatıştırılmış/teskin edilmiş.
He's under sedation and resting quietly in bed.
reşit olmayan
nezaret altında
şüphe altında
gerilimli
'nın yönetiminde
bu şartlar altında
kisvesi altında
kanun altında
... liderliğinde Zarf
bugünkü şartlar altında Zarf
mevcut şartlarda Zarf
mevcut durumda Zarf
bahane siyle
normal kaydı ihtirazi
rahatsız
boyunduruk altında
yedeğe alınmış, yedekte çekilmekte.
garanti altında
yolda, hareket halinde, devinmekte, seyir halinde. Zarf
(sükûnetten) harekete geçerek. Zarf
ilerlemekte, başlanmış, yoluna girmiş.
Prepatations were under way . Zarf
(a) ilerlemekte, hareket halinde.
be under way: (gemi) hareket halinde olmak.
get under way:
(gemi) hareket etmek,
mec. işe başlamak. (b) gelişmekte, devam etmekte.
The program is under way.
under way Zarf
ağırlıkça eksik gelmek Fiil
(halktan) gizli, saklı.
keep under wraps: gizli tutmak, gizlemek, saklamak.
take the wraps
off: açığa çıkarmak, açıklamak.
sözleşme tahtında
rapor haftası İsim