1. İsim, İstihdam yer gösterici
  2. İsim teşrifatçı, mubassır, mübaşir,
    tiy. yer gösterici.
  3. Fiil
    usher in/into/out/to: teşrifatçılık yapmak, yer/yol göstermek.
    He ushered the ladies to their seats.
mübaşir
çağ açmak Fiil
yeni bir çığır açmak Fiil
bir refah döneminin öncüsü olmak Fiil
(a) öncülük yapmak, müjdelemek, (çığır vb.) açmak.
They ushered in the new theater season: Yeni
tiyatro mevsimini açtılar.
to usher in a new epoch: yeni bir devir açmak. (b) getirmek, başlatmak, gelmesine/girmesine sebep olmak.
Rain ushered in the summer: Yağmur(lar) yazı getirdi.
When was the atomic age ushered in? Atom çağı ne zaman başladı?
mübaşir