boom

  1. gümlemek, gümbürdemek, gürlemek, top gibi patlamak.
  2. ivmek, acele hareket etmek.
  3. (şehir/kurum/ticaret/ekonomi vb.) hızla gelişmek/ilerlemek/büyümek.
    Business/economy is booming:
    Ticaret/ekonomi hızla gelişiyor.
  4. boom out: vızıldamak, tınlamak, çınlamak, (ses çıkararak) vurmak/çalmak. The clock boomed out ten: Saat onu çaldı.
  5. (kuvvetle) desteklemek.
    His followers are booming H. for mayor: Taraftarları H. in belediye başkanlığına
    seçilmesini kuvvetle destekliyorlar.
  6. gümbürtü, gürleme.
  7. uğultu, uğuldama, derinden/uzaktan gelen ses.
  8. vızıltı, vızıldama.
  9. (fiyat, satış, vb.) hızlı artış/yükseliş, fırlama, hızla artma/yükselme/gelişme/ilerleme.
  10. hızlı ekonomik gelişme çağı.
  11. (politikacının halk gözünde itibarının) yükselme(si), artma(sı), (halkın gözüne girmek için sarfedilen) gayret.
  12. hızla gelişen/ilerleyen /yükselen/artan.
    boom prices: (hızla) yükselen fiyatlar.
    boom town:
    hızla büyüyen/gelişen şehir.
  13. Maritime Traffic bumba, seren.
  14. mania zinciri: seyrüseferi önlemek, tomrukların akıntıda sürüklenmelerine mani olmak vb. için suya gerilen halat/zincir.
  15. seyrüsefere bu şekilde kapatılmış alan.
  16. (kaldırılan yükü desteklemeye/yöneltmeye yarayan) vinç demiri, uzun putrel.
  17. (bkz: chord ) (5).
  18. mikrofon/kamera kolu: mikrofonu/kamerayı istenilen noktaya uzatmaya yarayan eklemli kol.
  19. boom out/off: (yelkeni vb.) uzatmak, germek.
  20. vinçle manevra yapmak, vinçle yönetmek/idare etmek.
yükselen konjonktür
alçalan konjonktür durumunda olmak Verb
reklam
inşaat konjonktürü
inşaat işlerinin çoğalması
iş hayatında canlanma
yükselen yatırım konjonktürü
yatırımda yükselen konjonktür
yük bumbası Noun
yükselen emtia konjonktürü
tüketici yükselen konjonktürü
yükselmeye devam eden konjonktür
yükselen konjonktürü frenlemek Verb
yükselen konjonktürü engellemek Verb
yükselen konjonktüre engel olma
konjonktürün yükselmesi
çevrimsel konjonktür
yükselen konjonktür
(borsada) konjonktüre bağlı olarak fiyatların yükselmesi
tasarruf konjonktüründe düşme
konjonktürün yükselmesi
hisse konjonktürünün yükselmesi
aşırı yükselen konjonktür
çok yükselen konjonktür
yüksek konjonktürü yaşamak Verb
ihracat patlaması
havada benzin ikmali
artan konut yapımı
enflasyonist konjonktür
memleket içi konjonktür
büyük baston, cıvadra sereni. Noun
inşaat arazisi bolluğu
borsada fiyatların yükselişi
martingale ile ayni anlama gelir. dikme kösteği.
sahnenin üzerine uzatılan mikrofon kolu
aşırı yükselen konjonktür
aşırı yükselen konjonktür
konjonktürü aşmak Verb
konjonktürü alevlendirmek Verb
konjonktürü alevlendirme
yükselen konjonktürü frenlemek Verb
nüfus artması
savaş sonrası yükselen konjonktür
uzun süren konjonktür yükselmesi
emlak piyasasının yükselmesi
sesten hızlı uçan uçağın çıkardığı patlama sesi.
bomba Maritime Traffic
aldatıcı konjonktür
pul fiyatlarının artması
hisse senedi fiyatlarının yükselmesi
borsa da fiyatlarının yükselmesi
(US) borsa fiyatlarının yükselmesi
borsada fiyatların yükselmesi
alçalan konjonktür
turizmin patlaması
turizmin gelişmesi
yükselen ücret konjonktürü
silah sanayiinin gelişmesi
savaş sırasındaki ekonomik hayatın canlanması
bir adayı güçle desteklemek Verb
hisse senedi fiyatını yükseltmek Verb
birdenbire zenginleşip genişleyen şehir
birden gelişen şehir
engeller ve başka araçlarla su üzerinde kereste nakliyatını düzenleyen ve üstlenen şirket
konjonktür koşulları Noun
sermaye yatırımlarında canlanma
borsada fiyatların yükselmesi
gelişen sanayi
borsa fiyatlarının yükseldiği piyasa
bir kentin hızlı gelişimi
üretim mallarında gelişme
boom operatörü Noun, Cinema
borsada fiyatların yükseldiği dönem
konjonktür safhası Noun
konjonktür kazancı
borsa da fiyatları yükseltmek Verb
fiyatları yükseltmek Verb
refah dönemi
yüksek konjonktür düzeni
yüksek konjonktür fiyatları Noun
hızlı gelişen kent
konjonktürün düzelmeye yüz tutması
banka ve başka kuruluşların defterlerinde kayıtlı bonoların matluptan tenziliyle elde edilen sermaye değeri
bir şirket
konjonktür yılı
menetmek, yasaklamak, cezalandırmak, sert/şiddetli davranmak, müsamaha etmemek.
The police lowered
the boom on open gambling: Polis, açıkta kumar oynamayı yasakladı.
kavanço Maritime Traffic
whisker ile ayni anlama gelir. civadra çubuğu.
boom operator Noun, Cinema