harvest


  1. harvesting ile ayni anlama gelir. hasat, ekin biçme, ürün toplama.
    We all helped with the harvest.
  2. hasat mevsimi, ekin biçme zamanı.
    The weather changed at (the) harvest.
  3. ürün, mahsul, rekolte.
    The harvest of hazelnut/corn/wheat was good this year.
  4. sonuç, netice, semere.
    He is reaping the harvest of his mistakes.
  5. biçmek, hasat etmek.
    to harvest wheat.
  6. ürün toplamak, mahsul devşirmek.
    to harvest the fields.
  7. sonuç/semere elde etmek, sonuca ulaşmak.
çok çalışmasının semeresini almak Verb
kötü hasat
bol ürün
bol ürün
iyi ürün
hasat sırasında iş bulmak Verb
hasadı devşirmek Verb
hasat devşirmek Verb
hububat hasadı
hububat hasatı
bol ürün
verimsiz kötü ürün
bol ürün
bereketsiz hasat
iyi bir hasat vaat etmek Verb
beklenen hasat
bol hasat
bereketli hasat
az hasat
az ürün
kaldırılmamış ekin
mahsulü kaldırmak Verb
mahsulü kaldırmak Verb
hiç istenilmeyen
buğday ürünü
buğday hasatı
kadife böceği
(Trombicula): hasat zamanı çok rastlanan ve deriye yapışan kırmızı bir böcek.
ürün toplama
hasat alma
mahsullü almak Verb
hasat bayramı
hasat bayramı.
cicada.
(hasat edilen) ürünün eve taşınması.
harman sonu.
harman sonu ziyafeti.
hasat ürünü eve taşınırken söylenen şarkı.
cicada.
hasat dolunayı: güz gündönümüne en yakın dolunay/mehtap.
tarla faresi
(Micromys minutus ve Reithrodontomys).
hasat beklentileri Noun
kadife böceği
(Trombicula): hasat zamanı çok rastlanan ve deriye yapışan kırmızı bir böcek.
harman
harman zamanı
hasat zamanı
hasat işi
hasat işçisi
hasat sırasında
bol bilgi vermek Verb