hesitate

  1. Intransitive Verb ikircimlenmek, tereddüt etmek.
    She hesitated to take the job.
  2. Intransitive Verb şüphe etmek, karar verememek, kararsızlık içinde kalmak/ bocalamak.
    He hesitated wondering which road to take.
  3. Intransitive Verb çekinmek, imtina etmek.
    I hesitate to ask you, but will you lend me some money? I hesitated to ask
    you, because you were so busy.
  4. Intransitive Verb duraksamak, duraklamak.
    He hesitated before asking the question.
  5. Intransitive Verb kekelemek, lâfını şaşırmak, ne diyeceğini bilememek, kemküm etmek.
birini duraksatmak Verb
hiçbir şey karşısında tereddüt etmemek Verb
hiçbir şey karşında tereddüt dü etmemek Verb
çekinmek Verb
bir şey yapmaya tereddüt dü etmek Verb
bir şey yapmaya tereddüt etmek Verb