innocence

  1. Noun suçsuzluk, kabahatsizlik, masumluk, masumiyet.
    The trial has established his innocence: Duruşma
    sonunda suçsuzluğu sabit görüldü.
  2. Noun saflık, temiz yüreklilik, safiyet.
    She has not lost her innocence.
  3. Noun sadelik, hilesizlik.
  4. Noun bönlük, cahillik, bilgisizlik, safderunluk.
  5. Noun zararsızlık.
  6. Noun
    innocent = innocents ile ayni anlama gelir. (bkz: bluet ) (2).
  7. Noun, Botany gökçe otu
    (Collinsia verna, C. bicolor): mavi-beyaz çiçekler açan bir ot.
masumiyet masumluk iddiasında bulunmak Verb
suçsuzluğunu ileri sürmek Verb
suçsuzluğunu tekrar tekrar iddia etmek Verb
suçsuz olduğu konusunda ısrar etmek Verb
masumiyet masumluk iddiasında bulunmak Verb
suçsuzluğunu tekrar tekrar iddia etmek Verb
suçsuzluğunu kanıtlamak Verb
masumiyet çağı Noun
birinin suçsuzluğunu ispat etmek Verb
suçsuz farzetme, bir kimsenin suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılması ilkesi.
masumiyet karinesi Noun, Criminal Law
masumiyet iddiasında bulunmak Verb
masumiyet masumluk iddiasında bulunmak Verb
birinin suçsuzluğunu kanıtlamak Verb
suçsuzluğu kanıtlanıncaya kadar birinden kuşkulanmak Verb