lug

  1. sürüklemek, sürükleyerek götürmek, güçlükle taşımak.
    to lug a suitcase upstairs. to lug a handcart along.
  2. (yelkenli) fazla yelken taşımak.
  3. çekmek, yedekte götürmek.
  4. (lâfı/sözü zorla) sokuşturmak, araya sokmak/karıştırmak.
    lug his name into the talk.
  5. sarsıla sarsıla/güçlükle gitmek.
    The car lugs on hills.
  6. çekme, sürükleme.
  7. Noun kulp, sap, tutamak.
    the lug of a kettle.
  8. Noun araba okunun içinden geçtiği meşin halka.
  9. Noun (a) hantal, beceriksiz, kaba adam, (b) herif, adam.
  10. Noun kulak.
  11. Noun, Electronics pabuç, çarık.
  12. Noun (bkz: lugsail ).
  13. Noun (bkz: lugworm )
  14. Noun dörtköşe yelken.
  15. Noun kum kurdu
    (Arenicola): kuma gömülen halkalı deniz kurdu.
bağlantı köşebendi
(iri) cıvata somunu. Noun
somun anahtarı. Noun