manifest

  1. beyanname
  2. açık, apaçık, (bes)belli, âşikâr, bedihî, ortada, meydanda, zahir.
    a manifest error/truth.
    Fear
    was manifest on his face: Korku yüzünde apaçık görülüyordu.
    It is something manifest to all of you: Bu hepiniz için apaçık bir şeydir.
    The thief left so many clues that his guilt was manifest .
  3. Psychology bilinçli, belirgin.
  4. (gemi) bildirge, manifesto, yük senedi, gümrük beyannamesi, (uçak) yolcu/yük listesi.
  5. belirtmek, açıklamak, açıkça göstermek, izhar etmek.
    She doesn't manifest much desire to marry him.

    manifest itself: belirmek, belli olmak, meydana çıkmak, tecelli/zuhur etmek.
    No disease manifested itself during the long voyage.
  6. kanıtlamak, ispatlamak, ispat etmek, şüphe bırakmamak.
    manifest the truth of a statement.
  7. (a) manifestoda göstermek, geminin yük senedine kaydetmek, (b) manifestoyu ibraz etmek.
dışa vurum Noun
tecelli Noun
tebellür etmek Verb
tavazzuh etmek Verb
tezahür etmek Verb
tecelli etmek Verb
kaptanın yük manifestosu Noun
yük listesi
taşıyıcı yük listesi
hayvan yük listesi
gemiyle taşınan yük manifestosu Noun
gümrük manifestosu Noun
navlun manifestosu Noun
yurt dışından gelen mallar için gümrük beyannamesi
gümrük manifestosu Noun
manifesto
(US) yük listesi
yurt dışından gönderilecek mallar için gümrük beyannamesi
çıkan malların gümrük manifestosu Noun
yurt dışına gönderilecek mallar için gümrüğe verilen liste
(US) gümrük manifestosu Noun
manifesto Maritime Traffic
gemideki yolcuların listesi
manifestoda göstermek Verb
transit manifestosu Noun
yük manifestosu Noun
bir gemideki yolcuların listesi
yük yüklenince kaptana verilen belge
bir yükü bildirmek Verb
kaçınılmaz mukadderat, belli âkibet, gelecekte mutlaka olacak şey.
In the mid-19th century expansion
to the Pacific was regarded as the Manifest Destiny of the United States.
Noun
(geniş anlamda) (zahiren iyiliksever görünen) emperyalist genişleme politikası. Noun
19'uncu yüzyılda bütün K. Amerikanın Allah tarafından ABD'ne bahşedileceği inanışı. Noun
bariz hata
gümrüğe verilen ihraç edilecek malları içeren liste
büyük faaliyet göstermek Verb
bariz imkânsızlık Noun
aşikâr haksızlık
peyda olmak Verb
(hastalık) kendini belli etmek Verb
(gemi) tonajı gösteren belge
bariz hata bulunmaması şartıyla
açık hata bulunmaması şartıyla Adverb, Law