pip

  1. Noun (zar/domino üzerindeki) nokta.
  2. Noun (ananas üzerindeki) kabarcık, dilim.
  3. Noun (bitki ve çiçeklerde) kök, tincik, soğancık.
  4. Noun kurbağacık: kümes hayvanlarında görülen dilaltı hastalığı.
  5. Noun (şaka olarak) hastalık, önemsiz/bilinmeyen hastalık.
  6. Noun (elma, armut, portakal gibi etli meyvelerde) çekirdek.
  7. Noun olağanüstü/fevkalâde/harikulâde şey/kimse.
  8. Noun, Electronics benek, bir cismin yansıttığı dalganın radar ekranında hasıl ettiği ışık lekesi.
  9. Noun bir salkım çiçeğin tomurcuklarından herbiri.
  10. Noun (teğmenlere/yüzbaşılara takılan) yıldız (rütbe işareti).
  11. Noun kısa ve tiz ses.
  12. Noun can sıkıntısı, usanç.
    give someone the pip: birinin canını sıkmak, usandırmak, keyfini kaçırmak.

    have/get the pip: canı sıkılmak, usanmak, bıkmak.
  13. Verb cıvıldamak, civciv gibi “cik, cik” diye ses çıkarmak.
  14. Verb (yumurtadan çıkmak için kabuğunu delmek.
  15. Verb (kabuğunu delip) yumurtadan çıkmak.
    The chick pipped.
  16. Verb yenmek.
    be pipped at the post: (yarışmada vb.) son anda yenilmek.
  17. Verb (sınavda) başaramamak, kalmak,
    argo çakmak.
    He pipped his examination.
  18. Verb (meyvenin) çekirdeklerini çıkarmak.
  19. Verb (kurşun) sıyırtmak, hafifçe değip geçmek.
  20. Verb vurmak, öldürmek.
birisinin ocağını söndürmek/teşebbüsünü akamete uğratmak.
sinirine dokunmak Verb
ölmek, son nefesini vermek.