role

English-Turkish Translation

  1. Noun rol, bir aktörün canlandırdığı karakter veya temsilde yaptığı iş.
  2. Noun bir şahsın/şeyin ifa ettiği görev.
    She fulfilled her role = rôle as a mother. What is the role = rôle
    of the university in modern society?
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

a set a new role
ittihaz etmek Verb
assign someone a role
birini görevlendirmek Verb
assign someone a role
birine bir görev vermek Verb
assign someone a role
birine bir rol vermek Verb
cameo role
cameo ile ayni anlama gelir. tanınmış bir artistin küçük bir dramatik sahnede aldığı rol.
cameo role
cameo görüntü Noun, Cinema
central role
baş rol
consumer's role
tüketici rolü
gender role
cinsiyet rolü Noun, Sociology
have a major role
önemli rolü olmak Verb
interpret a role
bir rol yorumlamak Verb
leading role
başrol
monopoly role
tekel rolü
offbeat role
alışılmamış işlev
peacekeeping role
barışı koruma yolu
peacekeeping role
barışı koruma rolü
perform a role
bir rolü yerine getirmek Verb
perform a role
bir görevi gerçekleştirmek Verb
perform a role
bir görevi yapmak Verb
pivotal role
kilit rol
play a key role
başrol oynamak Verb
play a role
rol oynamak Verb
ship's article role
gemi görev yeri
ship's article role
gemi görev yerleri Noun
ship's articles role
gemi görev yerleri Noun
social role
toplumsal rol Noun, Psychology
surveillance role
gözetim görevi
title role
baş rol, piyese adını veren karakter.
to play role
rol oynamak, görev yapmak, etkisi/payı olmak.
He played the role = rôle of Hamlet. He played an important
role = rôle in the development of economy.
tutelary role
koruyucu rolü
usurp a role
bir rolü zorla üstlenmek Verb
watchdog role
bekçi köpeğinin işleri Noun
role and importance of ... in ...
...'in ...'deki yeri ve önemi Noun
role conflict
rol çatışması Noun, Sociology
role model
başkalarına örnek alınan kimse
role performance
rolü oynamak Verb
role performer
rolü oynayan
role playing
satış toplantısı ya da eğitim çalışması sırasında benimsenen bir rolün oynanması
role playing
rol oynama
actor playing the role of a young lover
jönprömiye
assume the role fo a judge
hâkim rolü üstlenmek Verb
assume the role of a judge
hâkim rolü üstlenmek Verb
assume the role of indicter
suçlayan kişi rolünde olmak Verb
get up a role for a play
bir oyun için rolünü ezberlemek Verb
in the role of a prosecutor
savcı rolünde
the role and condition of a wife
haremlik
the role of a proscecutor
savcı rolünde
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

role alışılmadık bir işlev
off- beat
çok kısa dalga televizyon röle istasyonu
microwave link
röle
relay
röle istasyonu
relay station
röle istasyonu
change over station
televizyon röle istasyonu
television relay station
Turkish-English phrases from Zargan's own database

röle
Küçük bir kuvvetin yardımıyle büyük kuvvetle ... mekanizmalara kumanda edebilen düzenek