süreli

Turkish-English Translation

  1. Adjective subject to a time limit
  2. time application
  3. Adjective time-bound
  4. durational
  5. sth which lasts for a certain amount of time
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Dergi ve süreli yayınların yayımlanması (NACE kodu: 58.14)
Publishing of journals and periodicals (NACE code: J58.1.4) Noun, Trades-Professions
kısa süreli
short-run Adjective
kısa süreli
short-term Adjective
Kitapların, süreli yayınların yayımlanması ve diğer yayımcılık faaliyetleri (NACE kodu: 58.1)
Publishing of books, periodicals and other publishing activities (NACE code: J58.1) Noun, Trades-Professions
Tatil ve diğer kısa süreli konaklama yerleri (NACE kodu: 55.2)
Holiday and other short-stay accommodation (NACE code: I55.2) Noun, Trades-Professions
Tatil ve diğer kısa süreli konaklama yerleri (NACE kodu: 55.20)
Holiday and other short-stay accommodation (NACE code: I55.2.0) Noun, Trades-Professions
uzun süreli
long-run Adjective
uzun süreli
long-term Adjective
aynı süreli
coextensive
kısa süreli
fleeting
kısa süreli
of short duration
kısa süreli
volatile
süreli para cezası
periodic penalty payment Noun, Competition Law
süreli senet
dated bill
süreli senet
time bill
süreli yapımlar
periodicals Noun
süreli yayın
periodical publication Noun, Media-Publishing
süreli yayın
periodical Noun, Media-Publishing
(yangın sigortası) bir yıldan daha kısa süreli sigorta primi
short rate
10 yıldan daha uzun süreli devlet tahvilleri
long- dated gilt Noun
10 yıldan daha uzun süreli senet
long bond
15 yıl veya daha uzun süreli değerli kâğıtlar
longs Noun
belirli süreli iş sözleşmesi
fixed-term employment contract Noun, Management
belirsiz süreli iş sözleşmesi
open-ended employment contract Noun, Employment
bir yıldan az süreli abonman
short term subscription
bir yıldan daha uzun süreli sigorta poliçesi
long- rate policy
bir yıldan kısa süreli sigorta poliçesi
short-period policy
birine kısa süreli de olsa yardım etmek
to bridge over Verb
dok işçilerinin geçici olmayıp da süreli olarak çalıştırılması ilkesi benimsendikten sonra
attendance money (fall back pay)
dört gün süreli icra emri
four-day order
en kısa süreli ceza
minimum term penalty
eş süreli olma
to be coextensive with
indirimli gezi fiyatı uygulanan kısa süreli yolculuk bileti
excursion ticket
kısa süreli araba kazası ve hastane masrafları sigortası
short-term automobile-and-hospitalization policy Noun
kısa süreli bakım
respite care Noun, Medicine
kısa süreli çalışan işçi
short time worker
kısa süreli çatışma
brush
kısa süreli celpname
short termsummons
kısa süreli celpname
short summons
kısa süreli davetiye
short summons
kısa süreli durdurma
short-term suspension Noun
kısa süreli fiyat
short period rate
kısa süreli gecikme
short delay
kısa süreli gidiş-dönüş yolculuğu
excursion
kısa süreli gözaltı
short-term detention Noun, Law
kısa süreli hafıza
short-term memory Noun, Psychology
kısa süreli hapis
short term imprisonment
kısa süreli ikametgâh
commorancy
kısa süreli kurulmuş olan şirketler topluluğu
limited trust
kısa süreli sigorta
short-period insurance
kısa süreli sigorta
term insurance
kısa süreli test
short-term test
kısa süreli ve tek bir görev için kurulan komite
ad hoc committee
mazeretsiz süreli devamsızlık
chronic unexcused absence
ön izin (topluluk mevzuatından süreli muafiyet)
preliminary authorization
sabit süreli yaşam sigortası sözleşmesi
term policy
sınırlı süreli ortak kontrol
temporarily joint control Noun, Competition Law
sınırlı süreli sözleşme
contract of limited duration
uzun süreli çevrimin evreleri
phases of long cycles Noun
uzun süreli çevrimler
long cycles Noun
uzun süreli enflasyon
secular inflation
uzun süreli görevlendirme
sabbatical Noun, Education-Training
uzun süreli görevlendirme
sabbatical leave Noun, Education-Training
uzun süreli hafıza
long-term memory Noun, Psychology
uzun süreli kira sözleşmesi
long-term lease
uzun süreli reklam kampanyası
drip Noun
uzun süreli sermaye hareketleri
long term capital movement Noun
uzun süreli sermaye yatırımı
long- dated investment
uzun süreli sigorta
long-term insurance
uzun süreli sözleşme
long- term contract
uzun süreli tecrit hapsi
long-term solitary confinement Noun
uzun süreli üzüntü
careworn
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Belirli aralıklarla ... periyodik, devrî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.