separate

  1. Adjective müstakil
  2. offprint ile ayni anlama gelir. ayrı baskı, ayrıbasım: dergi vb.'den ayrı basılan makale vb.
  3. Verb ayırmak, tefrik etmek.
    to separate two fields by a fence. The Atlantic Ocean separates America from
    Europe. The boys and the girls are separated in our school.
  4. Verb böl(ün)mek, parçala(n)mak, kop(ar)mak.
    An oranges separates (up) into 10 or 12 pieces. The rope began
    to separate under the heavy load.
  5. Verb arasında bulunmak.
    a wall separating two rooms.
  6. Verb aradaki bağlantıyı kesmek.
  7. Verb ayrılmak, tefrik olunmak.
    The three of them separated at the corner. He separated from her at the door.

    be separated
    huk. (karı-koca) ayrılmak, ayrı yaşamak.
    Her parents separated when she was ten.
  8. Verb ayrı bir cisim teşkil etmek.
  9. Adjective ayrı, ayrılmış.
    The children have separate rooms. I wrote it on a separate sheet.
  10. Adjective farklı.
    Two separate questions.
  11. Adjective bağımsız.
    separate organizations.
  12. Adjective özel, şahsî, ferdî.
    He has his separate column in the paper. There is a separate department for footwear.
  13. Adjective mücerret, müfrez.
kuvvetler ayrılığı Noun, Law
(evli çift) ayrı yaşamak Verb
ayrı tutmak Verb
bir şeyi ayrı tutmak Verb
(evli çift) ayrı yaşamak Verb
bir davayı ayırmak Verb
ayrı hesap
(evli kadın) tefrik edilen borç ikrarı
kendi başına var olan dava
ayrı sözleşme
özel anlaşma
münferit saha
tefrik edilen vergi
muhasebe dışı defter
ayrı bütçe
özel sermaye
hücre hapsi
tek başına hapis
ayrı sözleşme
aynen saklama Noun, Banking
ayrı borçlar Noun
özel yayın
eşin getirdiği emlak
ayrı imtihan
kiliseden ayrılmak Verb
ayrılmak Verb
hizipleşmek Verb
gruplaşmak Verb
ayrı kalem
ayrı mektup
ayrı geçim nafakası Noun
(US) ayrı geçim nafakası Noun
karı-koca arasında yapılan anlaşma gereğince veya mahkeme kararıyla ayrı yaşayan karı ya da koca tarafından verilen nafaka
ayrı fikir
ayrı varlığı olan sigorta poliçesi
çocuğa ana veya babası tarafından verilen veya miras bırakılan hisse
çocuğa ana ya da babası tarafından verilen veya miras bırakılan hisse
ayrı baskı
karı veya kocanın ortaklık veya birlik dışındaki yalnızca kendine ait olan eşyası Noun
(US) karı-kocanın mal ayrılığı
karı veya kocanın şahsi malları Noun
(ortak) özel malvarlığı
mal ayrılığı rejimi Noun, Law
ayrı baskı
ayrı gelir vergisi beyannamesi
tek kişilik oda
ayrı teknik ünite Noun, Transport
iyiyi kötüden ayırt etmek Verb
iyi/çalışkan/yetenekli olanlarla olmayanları birbirinden ayırmak.
A hard examination intended to separate
the sheep from the goats.
kendi hesabına yapılan ticaret
özel anlaşma
ayrı duruşma
bağımsız ünite
tek cilt
ayrı olarak gönderme
karı kocanın mallarının vergilendirilmesi amacıyla ayrı ayrı kıymet takdir edilmesi için başvurmak Verb
ayrı bir varlığı olmak Verb
karı kocanın mallarının ayrı ayrı vergilendirilmesi için vergi takdiri talebinde bulunmak Verb
ayrı bir başlık altında olmak Verb
ayrı ayrı gelir vergisi beyannamesi vermek Verb
hesapları karıştırmamak Verb
(gelir vergisi beyannamesi) ayrı oturma
ayrı izin zni yapmak Verb
ayrı izin yapmak Verb
haremlik selamlık olmak Verb
gruplandırma
ayrı olarak
ayrı bir zarfta
(posta) ayrı olarak gönderme
ayrı posta ile