tremendous

  1. Adjective muazzam, heybetli, çok büyük.
    There was a tremendous crowd: Muazzam bi kalabalık vardı.
    a tremendous
    difference: çok büyük bir fark.
  2. Adjective korkunç, dehşet verici, tüyler ürpertici.
    a tremendous explosion: müthiş bir infilâk.
    a tremendous
    noise: korkunç bir gürültü.
  3. Adjective şahane, mükemmel, fevkalâde, harikulâde, çok güzel.
    a tremendous love story.
büyük patlama
şahane temsil
büyük hız