itibarı zedelenmemiş olmak
Verb
sebepsiz yere karısını terk etmek
Verb
ailesinin bilgisi olmadan evlenmek
Verb
ana-babanın haberi olmadan evlenmek
Verb
ana-babasının haberi olmadan evlenmek
Verb
Barınacak yer sağlanmaksızın verilen diğer sosyal hizmetler (NACE kodu: 88.9)
Noun, Trades-Professions
Başka yerde sınıflandırılmamış barınacak yer sağlanmaksızın verilen diğer sosyal yardım hizmetleri (NACE kodu: 88.99)
Noun, Trades-Professions
incelemeli patent
Noun, IP Law
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililere danışmadan iş görmek, güçlükleri düşünmeden plân kurmak.
kendi kendine gelin güveyi olmak, ilgililerin fikrini almadan plân hazırlamak.
Barınacak yer sağlanmaksızın verilen sosyal hizmetler (NACE kodu: 88)
Noun, Trades-Professions
Yaşlılar ve bedensel engelliler için barınacak yer sağlanmaksızın verilen sosyal hizmetler (NACE kodu: 88.1)
Noun, Trades-Professions
Yaşlılar ve bedensel engelliler için barınacak yer sağlanmaksızın verilen sosyal hizmetler (NACE kodu: 88.10)
Noun, Trades-Professions
mahkemede delil olarak kullanılamaz
Sentence, Law
muhtaç olmamak, onsuz da yapabilmek.
-sız olmak, mahrum olmak.
go without saying: apaçık/âşikâr/ortada olmak, izaha/söylemeye lüzum
olmamak, söz götürmemek.
It goes without saying that the burglar got in through the back door.
hesaba katmamak, ka'le almamak.
They reckoned without his decision.
(a) ezbere, (b) yetkisiz (olarak), yetkisi dışında, yetkisi olmadan.
to punish without book: yetkisi olmadan cezalandırmak
...'den ödün vermeksizin
Adverb
...'den taviz vermeksizin
Adverb
(a) çocuksuz, çoluk çocuk gailesi olmayan, (b) ipoteksiz, ilişiksiz, takıntısız.
sonsuz, bitmez, sonu gelmez.
… dahil, … bile, istisnasız, ayırım yapmaksızın, bilâistisna.
Everyone helped, not excepting Jo (= even Jo helped): Jo dahil, herkes yardım etti (Jo bile yardım etti).
kesinlikle, mutlaka, muhakkak surette, elbette, sureti kat'iyede.
I shall bring you that book without fail: O kitabı sana mutlaka getiririm.
engelsiz, pürüzsüz, başarı ile, gecikmeden.
sayısız, sonsuz, pek çok.
sayısız.
stars without number: sayısız yıldızlar.
times without number: defalarca.
izinsiz bir şekilde
Adverb
önyargısız, haklarına dokunmaksızın, bütün hakları mahfuz kalarak, ihtirazî kayıtla.
without prejudice to anyone: kimseye zarar vermeden.
prejudice against: -e karşı haksızlık, haksız önyargı.
prejudice in favor of: lehine önyargı.
halel gelmeksizin
Adverb, Law
halel getirmeksizin
Adverb, Law
hiç tesir altında kalmadan
paha biçilmez, çok değerli/kıymetli.
başka taahhüt altına girmeden (çek vb. imzasını onaylarken başka sorumluluk kabul edilmiyaceğini belirten deyim).
acımadan, pişmanlık duymaksızın.
(a) çekinmeden, (b) koşulsuz, şartsız.