woman

  1. Noun kadın
  2. kadın.
  3. kadın cinsi, cins-i lâtif.
  4. kadınlık, kadın karakteri/duygusu/davranışı vb.
    There's not much of the woman about her.
  5. sevgili, metres.
  6. hizmetçi, kâhya kadın, temizlikçi kadın.
    The woman will be in to clean today.
  7. kadınlar.
    woman lives longer than man in most countries.
  8. the little woman ile ayni anlama gelir. eş, karı, zevce.
  9. kadınca, kadına yakışır tarzda.
güvenlik görevlisi Noun
güvenlikçi Noun
kadın meclisi Noun
kadın meclisi Noun
kadın hareketi Noun, Politics-Intl. Relations
kadın yapılanması Noun, Politics-Intl. Relations
acılı kadın
bir içim su
bir kadına tecavüz etmek Verb
fıstık (argo)
işkadını
iş kadını
iş sahibi kadın
meslek kadını
zamparalık etmek Verb
zamparalık
vestiyerci kadın
temizlikçi kadın. Noun
temizlikçi kadın
gündelikçi kadın
haklarını elde etmiş kadın
çalışan kadın
kadın asker
kadınlara da oy hakkı vermek Verb
fabrika kadın işçisi
metres, düşük ahlâklı sevgili.
He has a fancy woman = fancy lady in London as well as a wife at home. Noun
fahişe, orospu. Noun
Fransız kadını
vardakosta
bir kadınla başı dertte olmak Verb
gündelikçi kadın
ata binen kadın
kadana
iffet sahibi kadın (hiçbir erkekle gayri meşru cinsel ilişkide bulunmamış kadın
tutulan kadın
kapatma
metres
çamaşırcı kadın
haklarını elde etmiş kadın
eş, zevce. Noun
fındıkçı (argo)
yelloz
kadına laf atmak Verb
evli kadın Noun
karı Law
cadaloz
dikişçi kadın
kadın haklarını kazanmış kadro
kadın gazeteci
kocakarı (kaba)
nine
evli adamın metresi
(a) orospu, fahişe, (b) fıkırdak, oynak, âşüfte, herkesle düşüp kalkan kadın.
meslek kadını
mahalle karısı (kaba)
bir kadına tecavüz etmek Verb
fahişe, orospu, zina yapan kadın.
fahişe, orospu, sokak kadını, kaldırım yosması.
bekâr kadın
yalnız başına (ayrı yaşayan) kadın eş
sosyete kadını
adamın karısı
sefih kadın
dul kadın
çalışan kadın
genç kadın
kadın avukat
kâhya kadın
kadın doktor
kadın şoför
kadın yazı işleri müdürü
kadın memur
kadın işçi
kadın yönetici
kadın müdür
müdür
kadın yönetici
reşit kadın
ev hanımı (
lady of the house ile ayni anlama gelir.)
fahişe, orospu, sokak kadını, kaldırım yosması.
görmüş geçirmiş kadın
kadın röportajcı
kadın gazeteci
kız öğrenci
=
woman-suffrage,
is. kadınların oy kullanma hakkı.
woman-suffragist: kadınların oy kullanması taraftarı.
geçmişi olan kadın
kadın işçi
kadın yazar
kadınların kurtuluş hareketi
kadın hareketi
kadın sayfası Noun
kadın programı
kadın programı
kadın aklı
=
women's rights,
ç. is. kadın hakları.
gömlek
kadınların oyu
kadın ücretleri Noun
Kadının yeri evidir. Sentence
kavalyelik etmek Verb
sarkıntılık etmek Verb
aşırı derecede karısına bağlı olmak Verb
çetin/zalim/amansız kimse.
kendi adına ve hesabına ticaret yapan evli kadın
kadın eşe ait mallar Noun
...'in sağ kolu Noun