1. felaket (argo)
  2. Sıfat korkunç, müthiş, dehşet verici.
    an awful death: korkunç bir ölüm.
    The pain was awful: Ağrı müthişti.
  3. Sıfat berbat, çok kötü/fena/çirkin.
    The house is in an awful state: Ev berbat bir durumda.
    What an
    awful weather: Ne berbat bir hava.
  4. Sıfat huşu verici, korku ve hürmet telkin edici.
  5. Sıfat iri, heybetli, etkileyici.
    The awful majesty of Alpine peaks: Alp tepelerinin heybetli ihtişamı.
  6. Sıfat son derece, çok, müthiş.
    He is an awful bore: O, son derece can sıkıcıdır.
    He did an awful
    good job painting the house: Evi çok iyi boyadı.
feci bir manzara